58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
DELİL-İ İNAYET ne demek? DELİL-İ İNAYET kelimesinin anlamı nedir?
Allah'ın inâyetinin tecellisinden gelen ve kâinatta
görülen hikmet ve maslahatlara uygun en mükemmel nizam ve
tam esaslı san'at; ve kâinattaki eşyaların menfaat ve
faydalarını bildiren âyetler, bu inâyet delilini
gösteriyorlar.(Sâniin vücud ve vahdetine işaret eden
delillerden biri de İnayet delili'dir. Bu delil; kâinatı ve
kâinatın eczasını ve envâını ihtilâlden, ihtilâftan,
dağılmaktan kurtarıp bütün hususâtını intizam altına almakla
kâinata hayat veren nizamdan ibarettir. Bütün maslahatların,
hikmetlerin, faidelerin, menfaatlerin menşei, bu nizamdır.
Menfaatlerden, maslahatlardan bahseden bütün Ayât-ı
Kur'aniye, bu nizam üzerine yürüyor ve bu nizamın
tecellisine mazhardır. Binaenaleyh, bütün mesalihin,
fevaidin ve menafiin mercii olan ve kâinata hayat veren bir
nizam; elbette ve elbette bir nâzımın vücuduna delâlet
ettiği gibi, O nâzımın kasd ve hikmetine de delâlet etmekle,
kör tesadüfün vehimlerini nefyeder.Ey insan! Eğer senin
fikrin, nazarın şu yüksek nizamı bulmaktan âciz ise ve
istikra-i tâm ile, yani umumi bir araştırma ile de o nizamı
elde etmeye kadir değilsen, insanların telâhuk-u efkâr
denilen fikirlerinin birleşmesinden doğan ve nev-i beşerin
havassı (duyguları) hükmünde olan fünun ile kâinata bak ve
sahifelerini oku ki, akılları hayrette bırakan o yüksek
nizamı göresin.Evet, kâinatın herbir nev'ine dâir bir fen
teşekkül etmiş veya etmektedir. Fen ise kavaid-i külliyeden
ibarettir. Kaidenin külliyeti ise, nizamın yüksekliğine ve
güzelliğine delâlet eder. Zira nizamı olmayanın külliyeti
olamaz. Meselâ: Her âlimin başında beyaz bir imâme var.
Külliyetle söylenilen şu hüküm, ulema nev'inde intizamın
bulunmasına bakar. Öyle ise, umumi bir teftiş neticesinde
fünun-u kevniyeden herbirisi, kaidelerinin külliyeti ile
kâinatta yüksek bir nizamın bulunmasına bir delildir. Ve
herbir fen nurlu bir bürhan olup, mevcudatın silsilelerinde
salkımlar gibi asılıp sallanan maslahat semerelerini ve
ahvalin değişmesinde gizli olan faideleri göstermekle Sâniin
kasd ve hikmetini ilân ediyorlar. Adeta vehim şeytanlarını
tardetmek için herbir fen, birer necm-i sâkıbdır. Yani,
bâtıl vehimleri delip yakan birer yıldızdırlar.Ey arkadaş! O
nizamı bulmak için umum kâinatı araştırmaktansa, şu misale
dikkat et, matlubun hasıl olur.Göz ile görünmeyen bir
mikrob, bir hayvancık, küçüklüğüyle beraber pek ince ve
garib bir makine-i İlâhiyeyi hâvidir. O makine mümkinattan
olduğundan, vücud ve ademi, mütesavidir. İlletsiz vücuda
gelmesi muhaldir. O makinenin bir illetten vücuda geldiği
zaruridir. O illet ise, esbab-ı tabiiyye değildir. Çünki, o
makinedeki ince nizam, bir ilim ve şuurun eseridir. Esbab-ı
tabiiyye ise; ilimsiz, şuursuz, câmid şeylerdir. Akılları
hayrette bırakan o ince makinenin esbab-ı tabiiyeden neş'et
ettiğini iddia eden adam, esbabın herbir zerresine
Eflatun'un şuurunu, Calinos'un hikmetini i'ta etmekle
beraber; o zerrat arasında bir muhaberenin de mevcut
olmasını itikad etmelidir. Bu ise, öyle bir safsata ve öyle
bir hurafedir ki, meşhur sofestaiyi bile utandırıyor.
Maahaza, esbab-ı maddiyede esas ittihaz edilen kuvve-i
câzibe ile kuvve-i dâfianın, inkısama kabiliyeti olmıyan bir
cüz'de birlikte içtimaları iltizam edilmiştir. Halbuki
bunlar birbirlerine zıt olduklarından, içtimaları câiz
değildir. Fakat, câzibe ve dâfia kanunlarından maksat
âdâtullah ile tâbir edilen kavanin-i İlâhiyye ise ve
tabiatla tesmiye edilen şeriat-ı fıtriyye ise, câizdir.
Lâkin kanunluktan tabiata, vücud-u zihnîden vücud-u
haricîye, umur-u itibariyyeden umur-u hakikiyyeye, âlet
olmaktan müessir olmaya çıkmamak şartiyle makbuldür. Aksi
takdirde câiz değildir.Ey arkadaş! Misâl olarak gösterdiğim
o küçük hurdebini hayvancığın yani mikrobun büyük
fabrikasındaki nizam ve intizamı aklın ile gördüğün takdirde
başını kaldır, kâinata bak! Emin ol ki, kâinatın vuzuh ve
zuhuru nisbetinde o yüksek nizamı, kâinatın sahifelerinde
pek zâhir ve okunaklı bir şekilde görüp okuyacaksın.Ey
arkadaş! Kâinatın sahifelerinde "Delil-ül-İnaye" ile anılan
nizama ait âyetleri okuyamadı isen sıfat-ı kelâmdan gelen
Kur'an-ı Azîmüşşan'ın âyetlerine bak ki, insanları tefekküre
davet eden bütün âyetleri şu delil-ül-inaye'yi tavsiye
ediyorlar. Ve ni'metleri ve faideleri sayan âyetler dahi,
delil-ül inaye denilen o yüksek nizamın semerelerinden
bahsediyorlar. Ezcümle: Bahsinde bulunduğumuz şu âyet
$cümleleriyle o nizamın faidelerini ve nimetlerini koparıp
insanlara veriyorlar. İ.İ.)
"DELİL-İ İNAYET" kelimesine ilk yorumu yazan sen ol.