58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
TEKLİF ne demek? TEKLİF kelimesinin anlamı nedir?
Zor birşey istemek. Bir vazife ileri sürmek.
Sıkılgan
ve resmi davranış. İçli dışlı olmayan çekingen muâmele.
Vergi yüklemek.
Vazife vermek.
Cenab-ı Hakk'ın,
insanları, emir ve nehiyleri üzerine hareket etmeğe
vazifelendirmesi.
Fık: Şeriat-ı İslâmiyenin, ehliyet ve
salâhiyet sahibi olan insanlara bir takım vazifeler
yapmalarını ve bir kısım şeyleri de terketmelerini emir ve
ilzam buyurmasıdır. Bunlar ile öylece dinen me'mur ve
vazifeli olan bir insana mükellef denir. Çoğulu:
Mükellefîn'dir. (Bak: Ahlâk-ı hasene)(Teklif-i İlâhî bir
tecrübedir. Tâ ervah-i âliye ile ervah-ı sâfile müsabaka
meydanında birbirinden ayrılsın. S.)(S - Diyorsun ki:
"Teklif, saadet içindir. Halbuki ekser-i nâsın şekavetine
sebeb, teklifdir. Teklif olmasaydı, bu kadar tefavüt-ü
şekavet de olmazdı?"C - Cenab-ı Hak, verdiği cüz'-i ihtiyarî
ile ef'al-i ihtiyariye âlemini kesbiyle teşkil etmeye insanı
mükellef kıldığı gibi, ruh-u beşerde vedia olarak ekilen
gayr-i mütenahi tohumları sulamak ve neşv ü nemalandırmak
için de beşeri teklif ile mükellef kılmıştır. Eğer teklif
olmasaydı, ruhlardaki o tohumlar neşv ü nema bulamazdı.
Evet, nev'-i beşerin ahvaline dikkatle bakılırsa görülür ki;
ruhun manen terakkisini, vicdanın tekâmülünü, akıl ve fikrin
inkişaf ve eterakkisini telkih eden, yani aşılayan,
şeriatlardır; vücud veren, tekliftir; hayat veren,
Peygamberlerin gönderilmesidir; ilham eden dinlerdir. Eğer
bu noktalar olmasaydı, insan hayvan olarak kalacaktı ve
insandaki bu kadar kemalât-ı vicdaniye ve ahlâk-ı hasene
tamamen yok olurlardı. Fakat insanların bir kısmı, arzu ve
ihtiyariyle teklifi kabul etmiştir. Bu kısım, saadet-i
şahsiyeyi elde ettiği gibi nev'in saadetine de sebeb
olmuştur. Amma insanların büyük bir kısmı, ihtiyarı ile
küfrü kabul ve tekâlif-i İlâhiyyeyi reddetmişlerse de,
teklifin bazı nevi'lerinden süzülen terbiyevî, ahlâkî
vesaire güzel şeyleri aldıklarından, teklifin o nevi'lerini
zımnen ve ıztıraren kabul etmiş bulunurlar. İşte bu
itibarla, kâfirin her sıfatı ve her hali kâfir değildir.
İ.İ.)