58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
NÜBÜVVET ne demek? NÜBÜVVET kelimesinin anlamı nedir?
(Nebi. den) Peygamberlik, nebi olmak, nebilik. Allah'ın
(C.C.) emriyle vazifeli olarak insanları doğru yola
çağırmak. (Bak: Muhammed (A.S.M.) - Resül)(.... Hem mâdem
nev-i beşerde Nübüvvet vardır. Ve yüzbinler zât -Nübüvvet
dâva edip mu'cize gösterenler - gelip geçmişler. Elbette
umumun fevkinde bir kat'iyyet ile Nübüvvet-i Ahmediye
(A.S.M.) sabittir. Çünkü İsa (A.S.) ve Musa (A.S.) gibi umum
resüllere nebi dedirten ve risâletlerine medar olan delâil
ve evsâf ve vazifeler ve ümmetlerine karşı muameleler,
Resül-i Ekrem'de (A.S.M.) daha ekmel, daha câmi bir surette
mevcuddur... M.)(Enbiya-yı Sâlifinde nübüvvete medar ve esas
tutulan noktalar ve onların ümmetleriyle olan muâmeleleri
hakkında yalnız zaman ve mekânın tesiriyle bazı hususat
müstesnâ olmak şartiyle yapılacak tam bir teftiş ve kontrol
neticesinde Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmda daha
ekmel, daha yüksek bulunmakta olduğu tahakkuk eder.
Binaenaleyh nübüvvet mertebesine nâil olanların hey'et-i
mecmuası mu'cizeleriyle vesair ahvalleriyle, lisan-ı hal ve
kal ile nev-i beşerin sinni kemâle geldiğinde Üstad-ül beşer
ünvânını taşıyan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ın
sıdk-ı nübüvvetine ilân-ı şehadet etmişlerdir. O Hazret de
(A.S.M.) bütün mu'cizeleriyle Saniin vücub ve vahdetini
nurlu bir bürhan olarak âleme ilân etmiştir. O Zat'ın
(A.S.M.) ahvâl ve harekâtı birer birer yani tek tek O'nun
sıdk ve hakkaniyetini gösterirse hey'et-i mecmuası O'nun
sıdk-ı nübüvvetine öyle bir delil olur ki; şeytanları bile
tasdike mecbur eder.İ.İ.)(Bil ki nev-i beşerde nübüvvet,
beşerdeki hayır ve kemâlâtın fezlekesi ve esasıdır. Din-i
hak saadetin fihristesidir. İman bir hüsn-ü münezzeh ve
mücerreddir. Madem şu âlemde parlak bir hüsün, geniş ve
yüksek bir feyiz, zâhir bir hak, fâik bir kemâl görünüyor.
Bilbedâhe hak ve hakikat, Nübüvvet içindedir ve nebiler
elindedir. Dalâlet, şer ve hasâret, onun muhâlifindedir...
M.N.)