58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
MECAZ ne demek? MECAZ kelimesinin anlamı nedir?
Yerinden ve haddinden tecavüz etmek. Hududunu aşmak.
(Cevaz. dan) Geçecek yer. Yol.
Edb: Hakiki mânâsı ile
değil de ona benzer başka bir mânâ ile veya istenileni
hatırlatır bir kelime ile konuşmak. İstenilene benzer bir
mâna ifadesi. Meselâ: Bazı Hadis-i Şeriflerde dünyaya
nezâret eden iki melâikenin öküze ve balığa benzetildiği
gibi.Edebiyat: Lügatı'nın, "Mecaz" Maddesinde şu tafsilât
vardır: Bir kelime, kendi mânasında kullanılırsa; hakikat
olur. Eğer bir münasebetle asıl mânasından başka bir mânada
istimâl edilir ve kendi mânasında kullanılmasında "karine-i
mânia" bulunursa mecaz'dır. Meselâ; tahta kelimesi ağaçtan
satıh mânasına olduğu halde hakikattır. Fakat yazı levhası
mânâsına kullanılır. Faraza, Muallim tarafından talebeye
"tahta başına geç" denilirse, mecaz'dır. Çünkü, levhanın
tahtadan yapılmış olması münasebeti ile, bir de başına
geçilecek tahtanın ancak yazı tahtası olup döşeme ve tavan
tahtalarının başına geçilemiyeceği karine-i mâniası ile, o
kelime hakikat mânâsından mecâz mânâsına
naklolunmuştur.Nakildeki münasebete alâka denilir. Alâkası
teşbih olan mecazlar istiâre, başka türlü alâkası bulunanlar
da mecaz-ı mürsel'dir. Mecaz-ı mürselin alâkaları teşbihten
başkadır ve en meşhurları şunlardır:1- Hulul : Hakikat ve
mecaz mânalarında birinin ötekine mahal olmasıdır. (Derse
girildi) denildiği vakit, hâl olan dersin söylenip onun
mahalli bulunan dershânenin kasdedilmesi. (Yemekhâneye indi)
denilince de, mahal bulunan yemekhânenin zikrolunup yemeğe
inildi, denilmek istenmesi gibi.Mânâca cüz'i bir fark ile
buna, zarfiyyet, mazrufiyyet alâkası da diyebiliriz.2-
Sebebiyyet, müsebbebiyyet : Hakiki ve mecazi mânâlardan
birinin diğerine sebeb müsebbeb olmasıdır. "Bir muharrir,
kalemiyle geçinir" cümlesinde sebeb olan kalemin zikredilip
müsebbeb olan yazı ücretinin kasdedilmesi; kar yağarken
söylenilen "bereket yağıyor" cümlesindeki müsebbeb olan
bereketin zikredilip, sebeb olan karın murad edilmesi
gibi.3- Cüz'iyyet, külliyet : Hakikat ve mecaz mânâlarından
biri, diğerinin cüz'ü olmasıdır. Diğer bir tabir ile; bir
şeyin bütünü kasdedilmesidir. "Marmaradan her yelkenUçar
gibi neş'eli"beytindeki yelken kelimesi gibi. (ki, onun
zikriyle bütünü söylenip parçası, yahut parçası söylenip
bütünü bulunan kayık murad edilmiştir).4- Itlâk ve takyid :
Hakikat ve mecaz mânâlarından birinin mutlak yâni umuma; o
birinin mukayyed, yâni hususa delâlet eder olmasıdır. Hayvan
kelimesindeki mânâ umumidir. Hayvan deyip de meselâ "At" ı
murad etmek onu mukayyed bir mânâda kullanmak demek
olacağından "Mecaz" olur.5- Kevniyyet : Bir şeye eski
hâlinin ismini vermektir. Bir vâlidenin, yetişmiş oğluna;
"bizim çocuk" demesi gibi.6- Evveliyyet : Bir şeyi sonra
olacağı isim ile zikretmektir. Tıbbiye ve deniz mekteblerine
yeni girmiş talebeye "Doktor ve Kaptan" denilmesi
gibi.(Mecaz ilmin elinden cehlin eline düşerse, hakikate
inkılâb eder, hurâfata kapı açar. S.)