HAYAT ne demek? HAYAT kelimesinin anlamı nedir?

  •   Dirilik. Canlılık. Yaşama. Sağlık.

  •  Fık: Allah (C.C.) kendi Zât-ı Ehadiyyetine mahsus bir hayat sıfatı ile muttasıftır. Bu, Hak Teâlâ'nın ilmi ile, irade ve kudret ile ittisafına hâs bir sıfattır. (Bak: Meratib-i hayat) (Hayat, şu kâinatın en ehemmiyetli gayesi.. hem en büyük neticesi.. hem en parlak nuru.. hem en lâtif mâyesi.. hem gayet süzülmüş bir hülâsası.. hem en mükemmel meyvesi.. hem en güzel zineti.. hem sırr-ı vahdeti.. hem rabıta-i ittihadı.. hem en yüksek kemali.. hem en güzel cemali.. hem kemalatın menşei.. hem san'at ve mahiyetçe en hârika bir ziruhu, hem en küçük bir mahluku bir kâinat hükmüne getiren mu'cizekâr bir hakikatı, hem güya kâinatın küçük bir zihayatta yerleşmesine vesile oluyor gibi; koca kâinatın bir nevi fihristesini o zihayatta göstermekle beraber, o zihayatı ekser mevcudatla münâsebettar ve küçük bir kâinat hükmüne getiren en harika bir mu'cize-i kudrettir.Hem hayatın hakikatı altı erkân-ı imaniyeye bakıp, mânen ve remzen isbat eder. Yâni, hem Vâcib-ül Vücud'un vücub-u vücudunu ve hayat-ı sermediyesini.. hem dar-ı âhireti.. hem hayat-ı bâkiyesini.. hem vücud-u melâike.. hem sâir erkân-ı imaniyyeye pek kuvvetli bakıp iktiza eden bir hakikat-ı nuraniyyedir. Hem hayat, bütün kâinattan süzülmüş en sâfi bir hülâsası olduğu gibi, kâinattaki en mühim bir maksad-ı İlahî ve hilkat-ı âlemin en mühim neticesi olan şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbeti netice veren bir sırr-ı azamdır...Evet bu hayatın gayesi ve neticesi hayat-ı ebediyye olduğu gibi, bir meyvesi de hayatı veren Zât-ı Hayy ve Muhyi'ye karşı şükür ve ibadet ve hamd ve muhabbettir ki; bu şükür ve muhabbet ve ibadet ve hamd ise hayatın meyvesi olduğu gibi kâinatın gayesidir. Ve bundan anla ki; bu hayatın gayesini "rahatça yaşamak ve gafletli lezzetlenmek ve heveskârâne nimetlenmektir" diyenler, gayet çirkin bir cehaletle, münkirâne, belki de kâfirâne, bu pek çok kıymettar olan hayat nimetini ve şuur hediyesi ve akıl ihsanını istihfaf ve tahkir edip, dehşetli bir küfran-ı nimet ederler. L.)(Ziya ile mevcudat görünür, hayat ile mevcudatın varlığı bilinir. Her birisi birer keşşaftır. M.)(Ey nefis! Eğer şu dünya hayatına müştaksan, mevtten kaçarsan; kat'iyyen bil ki: Hayat zannettiğin hâlât, yalnız bulunduğun dakikadır. O dakikadan evvel, bütün zamanın ve o zaman içindeki eşya-yı dünyeviye, o dakikada meyyittir, ölmüştür. O dakikadan sonra, bütün zamanın ve onun mazrufu o dakikada ademdir, hiçtir. Demek güvendiğin hayat-ı maddiye, yalnız bir dakikadır. Hattâ bir kısım ehl-i tedkik "Bir âşiredir, belki ân-ı seyyaledir" demişler. İşte şu sırdandır ki; bazı ehl-i velâyet, dünyanın dünya cihetiyle ademine hükmetmişler. Madem böyledir; hayat-ı maddiye-i nefsiyeyi bırak. Kalb ve ruh ve sırrın derece-i hayatlarına çık, bak; ne kadar geniş bir daire-i hayatları var. Senin için meyyit olan mâzi, müstakbel, onlar için hayydır, hayatdar ve mevcuttur. S.)(Vücudun kemali hayat iledir. Belki vücudun hakiki vücudu hayat iledir. Hayat vücudun nurudur. S.)(Hayatı veren O'dur. Ve hayatı rızık ile idame eden de odur. M.)

  •   Kasaba ve köy evlerinde üstü kapalı, bir, iki veya üç tarafı açık sofa.

  •  Avlu.

"HAYAT" kelimesine ilk yorumu yazan sen ol.

Yorumlarınız yayınlanmadan önce kontrolden geçirilecek ve uygunsuz bulunan yorumların onayına müsade edilmeyecektir.