58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
HAFÎZİYYET ne demek? HAFÎZİYYET kelimesinin anlamı nedir?
Muhafaza edicilik, koruyup esirgeyicilik.
Cenâb-ı
Hakk'ın, bütün tohum ve çekideklerde olduğu gibi, bir
mahlûkun başına gelecek vaziyetleri ve başından geçenleri
muhafaza edici sıfatı. Cenab-ı Hakk'ın muhafaza
ediciliği.(İsm-i Hafız'in tecelli-i etemmine işaret eden:
âyetidir. Kur'an-ı Hakîm'in bu hakikatına delil istersen:
Kitab-ı Mübin'in mistarı üstünde yazılan şu kâinat kitabının
sahifelerine baksan, ism-i Hafîz'in cilve-i azamını ve bu
âyet-i kerimenin bir hakikat-ı kübrasının naziresini çok
cihetlerle görebilirsin. Ezcümle: Ağaç, çiçek ve otların
muhtelif tohumlarından bir kabza al. O muhtelif ve birbirine
muhalif tohumların cinsleri birbirinden ayrı, nevileri
birbirinden başka olan çiçek ve ağaç ve otların sandukçaları
hükmünde olan o kabzayı karanlıkta ve karanlık ve basit ve
câmid bir toprak içinde defnet, serp. Sonra mizansız ve
eşyayı farketmeyen ve nereye yüzünü çevirsen oraya giden
basit su ile sula. Sonra senevî haşrin meydanı olan bahar
mevsiminde gel, bak! İsrâfil-vâri melek-i ra'd; baharda,
nefh-i Sur nev'inden yağmura bağırması, yer altında
defnedilen çekirdeklere nefh-i ruhla müjdelemesi zamanına
dikkat et ki, o nihayet derece karışık ve karışmış ve
birbirine benziyen o tohumcuklar, ism-i Hafîz'in tecellisi
altında kemal-i imtisal ile hatasız olarak Fâtır-ı Hakîm'den
gelen evamir-i tekviniyeyi imtisal ediyorlar. Ve öyle
tevfik-i hareket ediyorlar ki: Onların o hareketlerinde bir
şuur, bir basiret, bir kasd, bir irade, bir ilim, bir kemal,
bir hikmet parladığı görünüyor. Çünki görüyorsun ki: O
birbirine benzeyen tohumcuklar, birbirinden temayüz ediyor,
ayrılıyor. Meselâ bu tohumcuk, bir incir ağacı oldu. Fâtır-ı
Hakimin nimetlerini başlarımız üstünde neşre başladı.
Serpiyor, dallarının elleri ile bizlere uzatıyor. İşte bu,
ona sureten benziyen bu iki tohumcuk ise, gün âşıkı
namındaki çiçek ile, hercâi menekşe gibi çiçekleri verdi.
Bizler için süslendi. Yüzümüze gülüyorlar; kendilerini
bizlere sevdiriyorlar. Daha buradaki bir kısım tohumcuklar,
bu güzel meyveleri verdi. Ve sünbül ve ağaç oldular. Güzel
tad ve koku ve şekilleri ile iştihamızı açıp, kendi
nefislerine bizim nefislerimizi davet ediyorlar. Ve
kendilerini müşterilerine feda ediyorlar. Tâ nebatî hayat
mertebesinden, hayvanî hayat mertebesine terakki etsinler.
Ve hâkeza... kıyas et. Öyle bir surette o tohumcuklar
inkişaf ettiler ki, o tek kabza, muhtelif ağaçlarla ve
mütenevvi çiçeklerle dolu bir bahçe hükmüne geçti. İçinde
hiçbir galat, kusur yok. sırrını gösterir. Herbir tohum,
ismi-i Hafîz'in cilvesiyle ve ihsaniyle ona pederinin ve
aslının malından verdiği irsiyeti; iltibassız, noksansız
muhafaza edip gösteriyor. İşte bu hadsiz harika muhafazayı
yapan Zât-ı Hafîz, kıyamet ve haşirde, hafîziyyetin
tecelli-i ekberini göstereceğine kat'i bir işarettir. Evet
bu ehemmiyetsiz, zâil, fâni tavırlarda bu derece kusursuz,
galatsız hafîziyyet cilvesi bir hüccet-i katıadır ki; ebedi
te'siri ve azim ehemmiyeti bulunan emanet-i kübra hamelesi
ve arzın halifesi olan insanların ef'al ve âsâr ve akvâlleri
ve hasenat ve seyyiatları, kemal-i dikkatle muhafaza edilir
ve muhasebesi görülecek. Âyâ bu insan zanneder mi ki,
başıboş kalacak. Hâşâ!... Belki insan, ebede meb'ustur ve
saadet-i ebediyeye ve şekavet-i daimeye namzeddir.
Küçük-büyük, az-çok her amelinden muhasebe görecek. Ya
taltif veya tokat yiyecek. İşte hafîziyyetin cilve-i
kübrasına ve mezkûr âyetin hakikatına şâhidler had ve hesaba
gelmez. Bu mes'eledeki gösterdiğimiz şahid; denizden bir
katre, dağdan bir zerredir. L.)