58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
DEVLET ne demek? DEVLET kelimesinin anlamı nedir?
Sınırları belli olan bir memleketin sahibi olan
insanların kurduğu siyasî, hukukî, idarî mahiyetteki merkezî
teşkilât. Devlet, teşekkül tarzı, takip ettiği esas siyaset,
temsil ettiği hâkimiyet ve iktidarın mahiyeti bakımından
çeşitlere ayrılır:1- Kapitalist Devlet: İktisadî siyasete,
şahsî mülkiyet, şahsî teşebbüs ve serbest rekabete dayanan,
iktidar ve hâkimiyetin kapitalist sınıfın elinde bulunduğu
devlet şeklidir.2- Sosyalist ve Komünist Devlet : Şahsî
mülkiyeti ortadan kaldıran, yerine işçi sınıfı adına devlet
mülkiyetini ikame eden, işçi sınıfı hâkimiyeti namı ile
komünist partisi diktatörlüğünü getiren devlet şeklidir.Bu
iki devlet şeklinin iktisad siyasetleri ile siyasî iktidar
ve hâkimiyet anlayışları farklı olmakla beraber devlet
idaresinde dine yer vermemekte birleşirler.3- Faşist Devlet:
Menfî milliyet ve unsuriyet fikrini siyasette hâkim kılan,
şahsî teşebbüse müsaade eden; fakat devletin vesayeti ve
hâkimiyeti altına alan, meslek zümreleri adına iktidar ve
hâkimiyeti tek parti ve şefinin eline veren devlet
şeklidir.4- Teokratik Devlet: Hâkimiyet ve iktidarın, ruhban
sınıfının elinde bulunduğu bir devlet şeklidir. Daha çok
Hristiyan âleminde asırlar boyunca bu devlet şekli cemiyet
ve milletlere hükmetmiş, fakat tahrif edilmiş İncil'e sâhib
oldukları ve İlâhî iktidar ve hâkimiyet yerine ruhban
sınıfının hâkimiyet ve iktidarını ikame ettikleri için,
insanın fıtratındaki hakikatı taharri ve hürriyet fikri
galebe çalarak bu devlet ve idare şekli Fransız ihtilâliyle
yıkılmış, fakat ihtilâlciler ve muakibleri beşeriyeti
yeniden ıztırablara dûçar eden kapitalist, sosyalist ve
faşist sistemlerden başka birşey getirememişlerdir. Çünki
hareket ve istinad noktaları beşerî fikir ve ölçüler olup
materyalist (maddeci) dünya görüşlerinin zarurî neticesi
olarak teavün yerine cidal; hak yerine kuvvet; iktisat
yerine ihtiyaçları tezyid ve tahrik ettiklerinden
beşeriyetin huzur ve saadetlerini bozdular.5- İslâm Devleti:
İktidar ve hâkimiyeti milliyet ve unsuriyet, yahut içtimaî
sınıflarda veya ruhban sınıfında değil; yalnız Allah'ta
kabul eder. Halkı veya siyasî temsilcisi olan kişiyi yahut
meclisleri, İlâhî iktidar ve hâkimiyetin tatbikçi memurları
olarak kabul eder.(Zaman-ı sâbıkta revabıt-ı içtima ve
levazım-ı taayyüş ve fevaid-i medeniyet o kadar tekessür ve
teşa'ub etmediğinden, bazı kalil adamların fikri, devletin
idaresine yarı kâfi gibi idi. Amma bu zamanda revabıt-ı
içtima o kadar tekessür etmiş ve levazım-ı taayyüş o derece
taaddüt etmiş ve semerat-ı medeniyet o kadar tefennün etmiş
ki, ancak yalnız kalb-i millet hükmünde olan meclis-i
meb'usan ve fikr-i ümmet makamında olan meşveret-i Şer'î ve
seyf ve kuvvet-i medeniyet menzilinde bulunan hürriyet-i
efkâr o devleti taşıyabilir ve idare ve terbiye edebilir.
R.N.)