58.000'den fazla kelime ile en kapsamlı Osmanlıca Türkçe sözlük
Aradığınız Osmanlıca kelimelerin Türkçe anlamlarını sözlüğümüzde bulabilirsiniz
CEMEL VAK'ASI ne demek? CEMEL VAK'ASI kelimesinin anlamı nedir?
Müslümanlar arasında vuku bulan elem verici ilk
muharebedir. Peygamber Efendimizin (A.S.M.) Zevcesi Hz. Aişe
(R.A.) ile Aşere-i Mübeşşereden Talha ve Zübeyr'in (R.A.)
Hz. Ali'ye (R.A.) karşı kıyamlarından doğmuştur. Bu harpte
Hz. Aişe ile Talha ve Zübeyr'in maiyetinde otuzbin; ve Hz.
Ali'nin refakatinde yirmibin kişi olduğu hâlde karşı karşıya
gelinmiş ve muhârebe sonunda her iki taraftan içlerinde
sahabeden birçok zatla beraber onbin kişi şehid edilmiştir.
Bu muharebede Hz. Talha ve Zübeyr de şehâdete nâil
olmuşlardır. Bu muhârebeye Cemel Vak'ası denilmesinin
sebebi: Hz. Aişe'nin mahfelini bir deve üzerine koydurarak
ve kendisi ve bu mahfelde gayet mestûre bir şekilde oturup
harp yerine maiyetindeki sahabelerle beraber gittiği için ve
harbin en şiddetlisi bu devenin etrafında meydana geldiği
içindir. (Bak: Sahabe)(Hazret-i Ali (R.A.) zamanında
başlayan muharebelerin mâhiyeti nedir? Muhariblere ve o
harpte ölen ve öldürenlere ne nam verebiliriz?Elcevap: Cemel
Vak'ası denilen Hazret-i Ali ile Hazret-i Talha ve Hazret-i
Zübeyr ve Aişe-i Sıddıka (Radıyallahü Teâlâ Aleyhim Ecmain)
arasında olan muharebe; adâlet-i mahzâ ile, adâlet-i
izâfiyenin mücadelesidir. Şöyle ki:Hazret-i Ali, adâlet-i
mahzâyı esas edip, Şeyheyn zamanındaki gibi o esas üzerine
gitmek için içtihad etmiş. Muârızları ise: Şeyheyn
zamanındaki safvet-i İslâmiye adâlet-i mahzâya müsaid idi,
fakat mürur-u zamanla İslâmiyetleri zaif muhtelif akvam
hayat-ı içtimaiye-i İslâmiye'ye girdikleri için adâlet-i
mahzânın tatbikatı çok müşkil olduğundan, "ehvenüşşerri
ihtiyar" denilen adâlet-i nisbiye esası üzerine içtihad
ettiler. Münâkaşa-i içtihadiye siyasete girdiği için,
muharebeyi intaç etmiştir. Mâdem sırf "Lillâh" için ve
İslâmiyet'in menâfii için içtihad edilmiş ve içtihaddan
muharebe tevellüd etmiş; elbette hem katil, hem maktûl ikisi
de ehl-i Cennettir. İkisi de ehl-i sevaptır diyebiliriz. Her
ne kadar Hz. Ali'nin içtihadı musib ve mukabilindekilerin
hata ise de, yine azâba müstahak değiller. Çünki: İçtihad
eden hakkı bulsa iki sevab var. Bulmazsa, bir nevi ibadet
olan içtihad sevabı olarak bir sevab alır. Hatâsından
mâzurdur. Bizde gayet meşhur ve sözü hüccet bir zât-ı
muhakkik Kürdçe demiş ki: $Yâni: Sahabelerin muharebesinde
kıyl ü kal etme. Çünki hem katil ve hem maktûl ikisi de
ehl-i Cennettir.Adâlet-i mahzâ ile adâlet-i izafiyenin izâhı
şudur ki: $Âyetin mâna-yı işârisiyle; bir masumun hakkı,
bütün halk için dahi ibtal edilmez. Bir ferd dahi, umumun
selâmeti için fedâ edilmez. Cenâb-ı Hakk'ın nazar-ı
merhametinde hak haktır, küçüğüne büyüğüne bakılmaz. Küçük,
büyük için ibtal edilmez. Bir cemaatin selâmeti için bir
ferdin rızâsı bulunmadan hayatı ve hakkı fedâ edilmez.
Hamiyet namına rızasıyla olsa, o başka mes'eledir.Adâlet-i
izâfiye ise, küllün selâmeti için, cüz'ü feda eder. Cemaat
için, ferdin hakkını nazara almaz. Ehven-üş-şer diye bir
nevi adâlet-i izafiyeyi yapmağa çalışır. Fakat, adâlet-i
mahzâ kabil-i tatbik ise, adâlet-i izâfiyeye gidilmez,
gidilse zulümdür.İşte İmam-ı Ali Radiyallahü Anh, adâlet-i
mahzâyı şeyheyn zamanındaki gibi kabil-i tatbiktir deyip,
hilâfet-i İslâmiyeyi o esas üzerine bina ediyordu.
Mukabilleri ve muârızları ise, "Kabil-i tatbik değil, çok
müşkilâtı var." diye adâlet-i izâfiye üzerine içtihad
etmişler. Tarihin gösterdiği sâir esbab ise, hakiki sebep
değiller, bahanelerdir. M.)
"CEMEL VAK'ASI" kelimesine ilk yorumu yazan sen ol.